Bağımsız Türkiye

Karşı olduğun şeyi küçümsemek. Az gelişmiş ülke siyasetinin motoru budur. Küçümsemek. Dikkatinizi çekerim, burada indirgemecilikten bahsetmiyorum. Her indirgemeci karşısındakini küçümsemez.

Basit bir hastalıktan, küçümsemekten bahsediyorum. Kibirden bahsediyorum.

Memleketimin en büyük Amerika, Avrupa düşmanlarına bakın. Aslında Amerika’yı Avrupa’yı küçümserler. Anglo-Sakson kültürünü küçümserler. Bu kültürün değişme, gelişme kabiliyetini küçümserler. Batı medeniyetinin ince örgüsünü küçümserler. Daha da vahimi bu kültürün (iyi ya da kötü) geleceği karşılama ve geleceği kurma imkânlarını küçümserler.

Amerika bir iskele babasıdır sanki. Neo-liberalizm denen bir halatla bağlanırsın oraya, aldın mı halatı babadan, heyamola. Meçhule kalkar gemi ve tam orada işin biter.

Kimse bana meseleyi basitleştirdiğimi söylemesin. Çok gördüm. En ince fikirli, en derin analizlerde bile, asıl meseleye gelince, tek kelimeyle küçümserler, geçerler. Çünkü azgelişmişin üzerinde konsensüs sahibi olduğu tek bir şey vardır. O da, kibirdir. Ucuz kibrin kokusunu alınca azgelişmiş, anlaşılmazı anlar, inanılmaza inanır. Diğer bütün lâfü güzaf, en zeki sözler, bu gariban kibrin altın varaklı çerçevesidir.

Gelir düzeyi 10 bin dolara gelmiş, Avrupa’nın dibinde bir ülkede yaşıyorsun. Senin Avrupa’yla bağın artık organik bir bağ. Amerika’yla bağın organik bir bağ. Daha ziyade karmaşık bir merkez periferi ilişkisini andırıyor.

Bakın, bu bağa organik bir bağdır demek belki indirgemeci bir tasniftir. Ama bu tasnif, karşı tarafı küçümsemez. Internet devrimini küçümsemez. Hizmet sektörünün en büyük katma değer yaratan sektör olduğu gerçeğini küçümsemez. Liberal bir yaklaşımdan mahrum bir hizmet sektörünün doğmadan öleceği hakikatini küçümsemez. Milliyetçiliğin anavatanı Avrupa’nın ‘bağımsızlık’ kavramını bir yana atıp liberal demokrasi denen ‘bir fikir’ üzerinde yeni bir medeniyet kurma ihtiyacını küçümsemez. Çin’in ve Rusya’nın acımasız, tehlikeli ve otoriter bir kapitalizme yönelişini küçümsemez. Tam Japonya ele aldı derken bütün teknolojiyi, Amerika’nın bilişim sektörüyle geri dönüşünü, öne geçişini küçümsemez. Milletlerin bölüşüm sorunu olduğu kadar, zenginlik ve zenginlik kaynağı sorunu olduğu gerçeğini küçümsemez.

Amerika’ya Avrupa’ya kenarından ucundan teyellenmiş değilsin. Sen iliklerine kadar Batı medeniyetinin bir parçasısın. Yalnız ve güzel bir parçası olsan da hakikat değişmez.

Olan olmuş. Artık içerdesin. İçindesin. Dışarıya çıkmanın maliyetini hesaplayabiliyor musun? Etrafında bu maliyeti senin paşa gönlün için ödemeye gönüllü bir halk görüyor musun? Herhalde şaka yapıyorsun.

Bağımsız İtalya ne kadar anlamlıysa, bağımsız Türkiye de o kadar anlamlı artık. Buna alış. Türkiye’yi de küçümseme. Batı’yı da küçümseme.

Hem, İtalya’dan mesela, daha bağımsız bir ülke olmak için ne yaptın? Yeni bir zenginlik kaynağı mı yarattın? Anayasanı bile Mussolini’den aldın.

Evet, yalnız değilsin. Batı’da da müttefikin var. Amerikalı neo-con ve Avrupalı faşist de senin bağımsızlık mücadeleni destekliyor. Çünkü Amerikalı neo-con ve Avrupalı faşist seni bu medeniyetin bir safrası olarak görüyor. Ve seninle tıpatıp aynı şeyi düşünüyor. Batı’dan bağımsız Türkiye. Ya da daha doğrusu, Türkiye’den bağımsız bir Batı. Amerikalı ve Avrupalı faşistin seninle anlaşıyor olması seni hiç mi rahatsız etmiyor?

Amerika’ya Avrupa’ya karşı mısın? O halde bu medeniyetin içinde ve içeride mücadele edeceksin. Demokratik bir mücadele vereceksin. İçinde yaşadığın medeniyetin merkezinden hakkını alacaksan, bu koskoca medeniyetin sana ve diğer vatandaşlarına öngördüğü tek mücadele tarzını, demokrasiyi kabul edeceksin. Demokrasiyi küçümsemeyeceksin.

Evet, Batılı demokrat sana demokrasiyi dayatıyor. Batılı faşist sana demokrasiyi dayatmıyor. Batılı demokrat seni Avrupa üzerinden bağımlı kılmak istiyor. Batılı faşist, Ortadoğu cehennemi üzerinden. Sen seç

Ama tabii sen ‘gerçek’ solcusun, üçüncü bir siyasi yolun var. Anlat o zaman. Bir duyalım. Yepyeni bir katma değer yaratacak ekonomik, teknolojik bir fikrin mi var? Ya da, dünyanın yeni enerji kaynağını bu topraklarda mı bulacaksın? Yoksa bir Lisenko vakası daha mı yaratacaksın?

Bu devirde bir medeniyete sırtını dönüyorsan, bir başka medeniyet tasarımın olmalı. Üstelik bu, bağımsız olarak kurulabilir bir tasarım olmalı. Beni hor görmezsen üstadım, o tasarımı görmek istiyorum.

Erke dönencesi denen şey, bence yalnızca milleti güldürmek için uydurulmadı. Türkün buluşu bu sonsuz enerji kaynağı, bağımsızlığı inandırıcı kılmak için yaratıldı. Erke dönengeçi bir zavallı alternatif medeniyet tasarımıydı. Darbeden sonra halka tanıtılacaktı. Asıl makine bozuldu. Kısmet olmadı.

Onlarınki erke dönengeçiydi. Seninki ne? Gerçekten merak ediyorum.


About this entry


1 yorum:

  1. Mister No 21 Temmuz 2008 22:13

    Siyah fonda okumakta zorlanıyorum.