Biraz vicdan yürütelim

Cunta pisliğinden temizlenmiş yepyeni bir anayasa olmadan, Türkiye meşum ‘dokunulmazları’ doğru dürüst yargılayamaz. Bunu artık hepimiz it gibi biliyoruz.

Amma ve lakin ‘dokunulmazlarla’ hesaplaşmadan da, yeni bir anayasa mümkün olmuyor. Bunu da kafamıza vura vura öğrettiler.

Türkiye bu feci fasit dairede fena halde sıkışmıştır. Türkiye’nin bütün demokratik değişim imkânlarının önü yargı tarafından kesilmiştir. Türkiye bir ucube noktaya gelmiştir.

Evet, yerden göğe kadar doğrudur. Ergenekon’a karşı mücadele hukukun olamadığı bir Türkiye’de verilmektedir, ve umut ederiz ki verilmeye de devam edecektir. Çünkü hukukun olmadığı yerde mücadele biter diye bir şey yok.

Hukukun olmadığı yerdeki mücadele kaçınılmaz olarak vicdani bir mücadeledir. Bu mücadelede nihai hükmü, kredibilitesini tamamıyla kaybetmiş Türk yargısından önce halkın vicdanı verecektir. Bu kadar basit. Buna kendinizi alıştırın. Bu bir halk mahkemesidir. Böyle sözler birilerini korkutuyor biliyorum. Ama hukuku, olduğu kadarcığını bile, dünya âlemin gözü önünde, 2008 yılında, büyük bir küstahlıkla yok ederseniz, geriye iki seçenek kalır. Ya hukuksuzluğunuzu ilelebet meşrulaştırır, özlediğiniz cuntaya kavuşursunuz. Ya da hukukun olmadığı yerde mecburen eninde sonunda halkın vicdanına doğrudan başvurursunuz. Başka seçenek bırakmadınız.

Ergenekon, bir davadan ziyade bir mücadeledir, silahlı bir örgüte karşı yürütülen silahsız bir mücadeledir, halkın silahsız mücadelesidir. Halkın dokunulamazlara karşı verdiği vicdani mücadeledir.

Bu mücadeleyi bir mugalâtaya çevirmeye çalışan bir garip vicdan türü var ki, bunlar ekmeğini taştan çıkarır. Şimdi ‘benim yargım senin yargın’ ikileminden ekmek yemekteler.

Parti kapatma davası temelinde gazete kupürlerinden oluşmuş, açık ve net olarak bir fikir ve ifade özgürlüğü davasıdır. Hiç bir ‘muasır’ demokrasinin hazmedemeyeceği bir davadır. Bir ‘velev ki’ davasıdır. Farazi bir davadır.

Ergenekon davası ise bir el bombası seri numarası davasıdır. Hakikiliği tescil edilmiş bir cunta günlüğü davasıdır. Cinayet davasıdır. Silahlı örgüt davasıdır.
Evet, memlekette hukuk yok. Benim de bundan kuşkum yok. Ve/fakat hukukun yokluğu adalet duygusunun bütünüyle yok olmasını, hepimizin tamamıyla şüpheye gark olmasını getiriyorsa, vay halimize, hepimize geçmiş olsun.

Hukuk yoksa kendine bir başka ülkenin, bir başka medeniyetin hukukunu referans alırsın, vicdani kararını ona göre verirsin. İster Avrupa’yı seçersin, istersen ‘faili meçhul’ demokrasileri referans alırsın. Mesela Rusya ve Çin’i. Ama yine de iki davayı aynı kefeye koymazsın. Koyamazsın. Türkiye’de hukuk olsa da koyamazsın, olmasa da koyamazsın.

Ama birilerinin çok ama çok pratik vicdanı nedense böyle işliyor. Mutlak işliyor. Totaliter işliyor. Belirsiz bir ihtimalle, kanlar içinde yerde yatan bir gerçeği aynı kefeye koyabiliyor. Bir ‘kelimeyle’ bir el bombasını aynı terazide tartabiliyor.

Kapatma iddianamesinin her kelimesi tartışmaya açık. Çünkü iddianame kelimeleri yargılayan kelimelerden oluşuyor.

Diğer iddianameyi, Ergenekon iddianamesini henüz görmedik ama, şu kadarını biliyoruz, bu dava benzer iddialarla yürüyecek bir dava değil. Tabiatı gereği böyle değil. Bu insanlar ortaya bir iki cuntacı kelime salladıkları için içeride değil. Yoksa bu davanın baş aktörleri Baykal, Büyükanıt ve CHP olurdu. Ergenekon davası bir ‘niyet okuma’ davası değil.

Kimsenin kuşkusu olmasın, Ergenekon iddianamesinde pozitif kanıtlar yoksa, el bombası seri numaraları yoksa, bilgisayar uzmanlarının görüşleri yoksa, gizli bir örgütün varlığını tescil eden ifadeler, kayıtlar yoksa böyle bir dava zaten yoktur.

Bu dava için siyaset bilimcilerin, dilbilimcilerin, filozofların, fütürologların görüşünü almaya gerek yok. İlla bilirkişi görüşü isterseniz, ‘gazetecilerin’ bilip de söylemedikleri yeter. Bilip de söylememeleri ise yeter de artar bile.

Ergenekon davası cesetler üzerinden yürüyor. AKP davası niyetler üzerinden.

Niyetle cesedi aynı kefeye koyan vicdan, halkın vicdanı değildir. Halk, çocuğunun muhtemel niyetiyle kanlar içindeki cesedini aynı kefeye, aynı kefene koymaz. Koysaydı, neslimiz çoktan tükenmişti.

Halk hükmünü vermiştir. Niyetle cesedi bundan böyle aynı terazide tartmayacaktır. Bunun ötesinde halk çok sakin ve itidallidir. Yeni bir anayasayı beklemektedir. O kadar.


About this entry


1 yorum:

  1. Hakan Yenilmez 9 Temmuz 2008 14:53

    Ergenekon örgütü hakkında kimsenin kafasında kesin bir şablon oluşmuş değil fakat bu örgütün dış güçlerle desteklendiği kesin. Ülkemiz insanlarının birbirine düşmesinden yararlanmak isteyenler az değil.